Öğretim Elemanlarının Kitapları
2023 Yılındaki Yayın Faaliyetlerimiz |
|
Ramazan Doğanay Hanefî mezhebinin kurucu imamlarından İmam Muhammed Şeybânî ile Şâfiî mezhebinin kurucusu İmam Şâfiî hicri ikinci asırda birbirleri ile iletişim hâlinde olan ve fıkıh kadar hadiste de önemli rol oynamış dönemin karizmatik iki alimidir. Elinizdeki eser, “İmam Muhammed Şeybânî ile İmam Şâfiî’nin hadis ilminin teşekkül sürecindeki rolleri nedir?”, “hadis ilmi açısından Şeybânî’nin Şâfiî üzerinde bir tesiri var mıdır?” ve “Şeybânî ile Şâfiî teorik olarak vazetmiş oldukları kuralları tatbik edebilmişler midir?” gibi sorulara cevap aramaktadır. Kitap, Şeybânî ile Şâfiî’nin yaşadıkları ilmî ortamı tavsîf ettikten sonra el-Asl ile el-Ümm adlı furû-i fıkıh eserleri üzerinden ikisi arasındaki etkileşimi ve onların hadis ilminin teşekkülündeki rolünü konu edinmektedir. Bu eser, hadis ilmiyle ilgili konular meyânında her iki âlimin, başta furû-i fıkıh eserleri olmak üzere kendi kitaplarından hareketle onların görüşlerini mukayeseli olarak sunmayı ve tahlil etmeyi hedeflemektedir. |
|
Ramazan Doğanay Câhız’dan Arapça Klasik Metinler adlı elinizdeki bu eser, Arap dili ve belâgatının önemli simalarından biri olan Câhız’ın Hased Eden ve Hased Edilen Hakkında Risâle, Vatan Sevgisi-Hasretine Dair Risâle ve Sırrı Saklama ve Dili Koruma Risâlesi isimli üç risâlesini; Arapça asıl metin ve Türkçe tercümesiyle birlikte karşılıklı bir şekilde okuyucunun istifadesine sunmaktadır. Kitapta önce hased, ardından vatan özlemi ve son olarak da sır saklamaya dair risâleler, değerlendirme ve tercümeleriyle birlikte verilmiştir. |
|
Mustafa Ateş Fakültemiz Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ATEŞ'in "Hanefi Mezhebinde Meşâyih" isimli kitabı yayımlanmıştır. |
|
2022 Yılındaki Yayın Faaliyetlerimiz |
|
|
Ömer Faruk Söylev Dini davranış veya maneviyat suçluluğu caydırır mı? Bu önemli soruyu yanıtlamayı amaçlayan psikolojik, sosyolojik, kriminolojik çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışma, çocuk-ergen suçluluğu ile maneviyat arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Çalışma, 2021-2022 yıllarında Kütahya İl Müftülüğü tarafından koordine edilen Kütahya Valiliğinin "Her Çocuk Masumdur" projesine destek veren din görevlilerinden edinilen verileri kullanmaktadır. Çalışma temelde iki bölümden oluşmaktadır. Teorik çerçeve başlıklı birinci bölüm, çocuk, suç ve maneviyat kavramları çerçevesinde gelişen önceki literatürün seçici bir incelemesinden oluşmaktadır. Araştırmanın amprik süreçleriyle ilgili olan diğer kısmı ise yöntem, bulgular, yorum ve tartışmaları içeren bölümlerden sonra sonuç ve önerilerle tamamlanmaktadır. |
Ömer Faruk Erdoğan - Maruf Çakır - Sümeyye Sevinç - Rabia Yıldırım Bu eser ruhu ve bedeniyle varlık sahasının en seçkini olarak kabul göreninsanın anlam arayışında dinin etkisini ve bu etkiye İslâmi ve insani ilimlerinyaptığı katkıyı tartışmaktadır. Eser üç bölümden oluşmakta her bir bölümde farklı disiplinlerin ruh-beden üzerine inşa edilen insana yaklaşımları ele alınmaktadır. Birinci bölüm genel olarak Psikoloji bilimi ve bağlantılı olarak din psikolojisi manevi danışma ve rehberlik gibi alt disiplinlerin din ve ruh sağlığı ile ilişkisini tartışmaya açmaktadır. İkinci bölüm düşünen varlık olarak insanın dinle ilişkisini tesis etmeyi amaçlamaktadır. Üçüncü bölümde ise İslâmi ilimlerin insanın ruh sağlığına katkıları tefsir hadis fıkıh kelam tasavvuf gibi disiplinlerin bakış açılarından tartışmaya açılmıştır. |
|
Yusuf Sansarkan 4./10. yüzyılda, Horasan-Mâverâünnehir bölgesindeki olumlu şartlar, İsmâilî dâîlerin fikirlerini yayabilmelerini ve entelektüel düşünceler geliştirebilmelerini sağlamıştır. Batınî bir karaktere sahip olan İsmâilîlik, İslam düşüncesi üzerinde büyük etkiye sahip olan Yeni Eflâtunculuğa bigâne kalamamış, onu düşünce sistemine entegre etmiştir. Bu entegrasyonun mimarlarından biri de Ebû Ya‘kûb es-Sicistânî'dir. Bayrağı, Yeni Eflâtuncu dönüşümün başlatıcısı kabul edilen hocası Muhammed b. Ahmed en-Nesefî'den devralan Sicistânî, Plotinus'un görüşlerine sadık kalmaya çalışarak İsmâilîliğin düşünce sistemini, Yeni Eflâtuncu bir tarzda yeniden oluşturmuştur. Nesefî'nin eserleri günümüze ulaşmadığından, Yeni Eflâtuncu İsmâilîliğin izleri, Sicistânî üzerinden sürülmektedir. Bu çalışma, İsmâilî düşüncedeki Yeni Eflâtuncu etkilerin gün yüzüne çıkarılma çabalarına bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. |
|
Rabia Yıldırım Bu eserde İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Dersinde İslam Ahlakı’nın en önemli özelliklerinden biri olan “hayâ”nın doğru kavranması ve kalıcı bir erdem öğrencilere kazandırılmasını araştırdık. Bu dö- nem çocukların ergenlik öncesi ve ergenlik başına rastgelen soyut kavramları anlamaya müsait bir yaş gurubunu içermektedir. “İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinde Haya Eğitimi” konulu bu eser Rabia Yıldırım’ın hazırladığı yüksek lisans tezinden üretilmiş ve giriş ile birlikte üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konuyla ilgili teorik ve metodolojik bilgiler verilmiştir. Birincibölümde hayâ kavramı ilgili literatürden yapılan alıntılarla analiz edilmiştir. İkinci bölümde hayâ eğitimi üzerinde durulmuş öğrencilere hayâ duygusunun kazandırılmasında eğitim ilke yöntem ve teknikler üzerinde durulmuştur. İlköğretim DKAB kitapları hayâ eğitimi ile ilgili içerik açısından değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise Sivas il merkezinde seçilen örneklemden elde edilen araştırma verileri SPSS programında analiz edilmiştir.Utanmanın kişiliğe bir değer katan yönü bir de kişiliği zayıflatan yönü vardır. İslam literatürünü incelediğimizde her şeyin temelini “Allah için” ilkesinin oluşturduğu ve duygularında bu temelle terbiye edilmeye çalışıldığı görülmüştür. Allah Resulü’nün tavsiye ettiği hayâ (utanma)nın şekli ve sınırı hayır ve imandır. Buna göre bu duygu sayesinde insan hem kendi onurunu korur hem de başkalarının onuruna saygı duyar. İkinci bölümde hayâ eğitimi üzerinde durulmuştur. Hayâ eğitimi milli ve manevi değerler odaklı ve duyguları aklın kontrolüne veren aklı da duygusuz bırakmayan bir yaklaşımla mümkün olabilir. Güzel ahlaklı kişiler yetiştirmek hayâ eğitimini gerekli kılmaktadır. Hayânın doğru eğitimi çocuk ve farklılıklarını bilen tanıyan doğru metodu seçip uygulayan iyi bir eğitim ortamında iyi bir eğitimci ve bunu destekleyen bir çevre ile mümkün olabilir. |
|
Ramazan Doğanay Eser, bedevîler ve heyetlerin hadislerin vürûdunda ne gibi katkılarda bulunduklarını incelemeyi hedeflemekte, Kütüb-i sitte hadisleri özelinde bedevî ve heyetlerin Hz. Peygamber’e sormuş oldukları soruları, Hz. Peygamber’in onların hâl ve hareketlerine karşı tutumunu esbâb-ı vürûd ilmi çerçevesinde ele almayı araştırma konusu yapmaktadır. Kitabın içeriğinde şu sorulara cevap aranmaktadır: “Bedevîler ve heyetler, hadislerin vârid olmasına ne gibi katkılarda bulunmuşlardır?” “Bedevilerin müspet özellikleri nelerdir?” “Bedevî ve heyetlerin Medîne’ye meşakkatli yolculukları ilk rıhle örneği sayılabilir mi?” “Sahabenin bedevîlere bakışı nasıldı?” “Sahabe arasında Hz. Peygamber’e soru sorma hususunda baş gösteren çekingenliği bedevîler nasıl telafi etmişlerdir?” |
|
Maruf Çakır Sirâcî Dîvânı 16. yüzyılda kaleme alınmıştır. Mutasavvıf bir şairin manzumelerini ihtiva eden bu eser içerdiği manzum hadis tercümeleri düvazlar Şehzade Mustafa mersiyeleri ve Kanûnî Sultan Süleyman’a hitaben yazılan şiirler ile ayrı bir önemi haizdir. |
|
Mustafa Ateş Osmanlı fakihlerinden İbn Âbidîn’in hüküm elde etme faaliyetinin keyfiyeti ve resmü’l-müftî kriterlerinin bu faaliyetteki rolü, mezhep içi işleyiş hakkında önemli veriler sunacak kritik konulardır. Zira Hanefî mezhebinin son dönemdeki en önemli temsilcilerinden biri olması hasebiyle İbn Âbidîn’in fıkıh faaliyeti, aynı zamanda Hanefî mezhebindeki mezhep içi işleyişin geldiği son noktayı temsil etmektedir. Diğer taraftan İbn Âbidîn’in modern dönemin hemen öncesinde ve taklit-içtihat tartışmalarının yoğunlaşmaya başladığı bir süreçte yaşamış olması, fıkıh tarihi açısından ayrı bir önemi haizdir. Bu çalışma, mezhep müntesibi bir fakih olarak İbn Âbidîn’in fıkıh faaliyetini, onun en önemli eserlerinden biri olan Reddü’l-muhtâr adlı haşiyesi çerçevesinde ele almaktadır. |
|
Abdullah Erdem Taş - İsa Gökgedik Eser 14. yüzyılda Kuzey Afrikada (Cezayir) yazılmış klasik bir siyasetnamenin 19. yüzyıl sonlarında Türkçeye tercümesini merkeze alan bir çalışmadır. Vâsıtatüs-sülûk fî siyâsetil-mülûk adlı bu siyasetnamenin müellifi 1359-1389 yılları arasında hüküm süren Abdülvâdî sultanı II. Ebû Hammû Musa b. Yusuftur. Onun veliahdı olan oğlu Ebû Taşfîne ileride devletin başına geçtiğinde nasıl bir yönetim sergilemesi hangi konulara ihtimam göstermesi gerektiğini bir baba nasihati şeklinde kaleme almasıyla bu eser ortaya çıkmıştır. 1862de Tunusta basılan mezkûr Arapça siyasetnameyi Giritli bir memur olan İbrahim Rahmi Efendi 1879'da Türkçe'ye tercüme etmiştir. Sultan II. Abdülhamide takdim edilen tercüme daha sonra Amerika Kongre Kütüphanesine hediye edilmiştir. |
|
Abdullah Erdem Taş 1835 Müdahalesiyle Trablusgarp eyalet yönetiminden uzaklaştırılan Karamanlı Hanedanının bu tarihten sonraki hayatına odaklanan çalışma, "Hanedan mensuplarına ne oldu? Nasıl bir hayat sürdürdüler? Devletle ilişkileri hangi düzeydeydi? Ne gibi sıkıntılar yaşadılar?" şeklindeki sorulara bir cevap mahiyetinde hazırlandı. Çalışma aynı zamanda merkeziyetçi politikaların benzer hanedan ve aşiretlerin hayatında ne gibi değişikliklere yol açtığının da bir temsilidir. Müdahale sonrası mahallî hanedanların dağıtılması ellerindeki mülk ve arazilere devlet tarafından el konulması buna mukabil hanedan/aşiret mensuplarına maaşlar bağlanması tehdit olmaktan çıkan hanedan/aşiret fertlerinin bir kısım devlet memuriyetlerinde istihdam edilmeleri devlet nezdinde eski itibarlarına muvafık olmayan bazı muamelelere muhatap olmaları sebebiyle hükümetle sıkıntı yaşamaları yurtluk-ocaklık ve hükümet sancaklar ile benzer yapıların tasfiyesinden sonra ortaya çıkan temel sorunlardır.Bunlar Karamanlı Hanedanı için de vârittir. Aile 1835'ten sonra parçalanmış, bir kısmı Trablus"ta bırakılırken bir kısmı İstanbul"a sürülmüş diğer bir kısmı da Mısır, Tunus ve Malta gibi Trablus'a komşu bölgelerde ikâmet etmek zorunda kalmıştır. Yine ailenin elindeki mülklere ve arazilere hatta vakıflara bile el konulmuş karşılığında kendilerine maaşlar tahsis edilmiştir. Ancak bu maaşların geçimlerine kâfi gelmeyecek derecede düşük seviyede olması ve diğer başka sebeplerden aile fertleri Osmanlı Hükümeti ile sık sık problem yaşamıştır. Elinizdeki çalışmada bütün bu süreç özellikle arşiv belgeleri üzerinden değerlendirilmiştir. |
|
Mehmet Emin Yağcı Kitap, Osmanlı Devleti’nde II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın hükümdarlığına denk gelen bir dönemde yetişmiş, sözlükçü, edebiyatçı, fakih, şair, filozof, müderris, tarihçi olan ve Ahterî mahlasıyla anılan, Afyonkarahisar’da doğup Kütahya’da yaşayan ve orada vefat eden Muslihuddin Mustafa Efendi tarafından Arapça olarak yazılmıştır. Târih-i Ahterî’de, Hz. Âdem’den (a.s) Hz. Muhammed’e (s.a.v) kadar olan bazı peygamberler, Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatı, Hulefâ-yi Râşidîn, Ehli Beyt ve dört mezhep imamı ele alınmaktadır. Kitap, Türkçe ve Arapça olmak üzere iki ana bölümden oluşmuştur. Türkçe bölümünde, Muslihuddin Mustafa Efendi’nin Hayatı; döneminin genel özellikleri ve eserleri; Târîh-i Ahterî’nin tahkikinde/edisyon kritiğinde izlenen metot, kitabın yazma nüshaları, tahkikte takip edilen yöntem; Târîh-i Ahterî’nin muhtevası, konuları, konuların işleniş tarzı ve Muslihuddin Mustafa Efendi’nin tarih anlayışı ile eserinde kullandığı kaynaklar hakkında bilgiler verilmiştir. Arapça bölümünde ise, el yazma olan bu eser günümüz Arap harfleriyle yazılarak Târîh-i Ahterî'nin kütüphanelerde bulunabilen nüshalarla tahkiki/edisyon kritiği yapılmış ve müellifin faydalandığı kaynaklar bulunarak dipnotlarda gösterilmiştir. |
|
Abdullah Erdem Taş 1551'den 20. yüzyılın başına kadar 5 asıra yakın bir süre Osmanlı hakimiyetinde kalan Libya tarihinde yüzyıldan fazla hüküm sürmüş bir kuloğlu hanedanı olan Karamanlılar bölgenin siyasi, iktisadi ve sosyolojik yapısının oluşmasında/değişmesinde önemli rol oynamıştır. Donanmalarıyla Akdeniz’de nam salan, Avrupalı güçlerle Amerikalılarla hiç çekinmeden savaşa tutuşan gözü kara valileriyle Karamanlılar Dönemi, tarihimizin ilginç bir safhasıdır. Bu dönemde yabancı devletlerle müstakil bir devlet gibi antlaşmalar imzalanmış, bürokratik işlemlerde Türkçe yerine Arapça kullanılmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinin bölgenin tarihi ile yapılan çalışmalarla mukayeseli bir şekilde kullanılarak 1711-1835 yılları arasında hüküm sürmüş olan bu hanedanın dahili ve harici siyasetleri ile siyasi tarihi günyüzüne çıkarılmış, Libya tarihinin yakın çağdaki durumu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Kuzey Afrika, Akdeniz ve özelde Libya tarihine dair önemli bir kaynak kitap ortaya konmuştur. |
|
Tahkik Edenler Hasan Özer - Mustafa Ateş Tam adı İbrâhim b. Hüseyin b. Ahmed el-Mekkî el-Hanefî olan Pîrîzâde İbrâhim (ö. 1099/1688) Osmanlı döneminde Mekke müftülüğü ve Mekke kadılığı yapmış dönemin önemli Hanefî fakihlerinden biridir. Bu kitapta Pîrîzâde İbrâhimin 10 farklı kütüphanede el yazma nüshalar halinde bulunan toplam 56 risâlesi ve dönemin yerel problemleri hakkında önemli veriler sunan Fetâvâsı tahkikli olarak neşredilmiştir. Her iki hocamızı da tebrik eder çalışmalarının devamını dileriz. |
|
2021 Yılındaki Yayın Faaliyetlerimiz |
|
Ömer Faruk Erdoğan İslam düşüncesinin en önemli tartışmalarından birisi şüphesiz Gazzâlî ile filozoflar arasında cereyan eden ve aynı zamanda bu çalışmanın kapsamını da belirleyen Tehâfüt tartışmalarıdır. Bu çalışmanın ortaya koymak istediği bilimsel araştırma Gazzâlî’nin filozoflardan ve özellikle İbn Sînâ’dan yaptığı aktarımlarda hatalar yapma veya bilinçli yanlış aktarımlarda bulunma ihtimalinin olabileceği kanısına dikkat çekmektir. Bu noktada İbn Sînâ’nın eserleri incelendiğinde Gazzâlî’nin filozoflar adına yaptığı ithamlarla uyuşmayan bazı nakillerin bulunduğu kanaatindeyiz. Çalışmamızın özü Gazzâlî’nin filozoflara karşı yönelttiği eleştirilerin mahiyetinde yer bulan tekfir ithamlarının haklılık payının metin tutarlılıkları bağlamında ortaya konmasından ibarettir. |
|
Rabia Yıldırım “Ötekileştirme ve Anadolu İmam Hatip Liseleri” konulu bu eser Rabia Yıldırım’ın Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz danışmanlığında hazırladığı doktora tezinden üretilmiştir. Eserin hazırlanması sürecinde üretildiği tezin planı büyük ölçüde korunmakla birlikte konuyla ilgili bilgi ve yorumlarda önemli derecede ekleme çıkarma ve değişiklik yapılmıştır. Böylece ötekileştirme konusu Anadolu imam hatip liselerinin programı ders kitapları öğrenci ve öğretmen görüşleri doğrultusunda işlenmiştir. Ötekileştirme ayrımcılık ve şiddet eğilimi yerine özgürlük adalet saygı hoşgörü ve empati gibi değerlerin güçlendiği huzurlu bir hayat dileğimizle... |
|
Ayşenur Aydınlı Harîrîzâde Mehmed Kemâleddin Efendi 19. yüzyılda velûd bir şahsiyet olarak temâyüz etmiş isimlerdendir. Otuz iki yıl gibi kısa ancak bereketli bir ömür geçirmiş olan Harîrîzâde birçok eser telif etmiştir. Harîrîzâdenin mühim eserlerinden biri ise “Halvetiyye Usûl ve Âdâbı” başlığıyla çeviri metnini sunduğumuz elinizdeki Kenzül-feyzdir. Halvetiyye tarikatının seyr ü sülûk usûlleri ve âdâbı hakkında önemli bilgiler içeren Kenzül-feyzde intisap zikir sohbet mürşid-i kâmil ve sâdık müridin özellikleri Halvetiyye silsilesi zikir telkini hilâfet verme usûlleri usûl esmâsı ve furûları etvâr-ı seb‘a Halvetiyye tâcının ifade ettiği sembolik anlamlar sûfîlerin devranına yapılan eleştiriler ve devranın cevazına ilişkin deliller yer almaktadır. |
|
Sümeyye Sevinç İbn Haldûn tarih ve toplum teorileriyle İslâm toplumunun içinde bulunduğu durumu ortaya koymaktadır. Bu çalışma İbn Haldûn’un teorilerini âyetlerle nasıl desteklediği başka bir ifade ile bilgi kaynağı olarak vahye nasıl müracaat ettiği üzerinde durmaktadır. Yazar İbn Haldûn’un eserlerini Kitâbü’l-İber adlı dünya tarihinin giriş kısmı olan ve sonradan müstakil olarak da şöhret bulan Mukaddime’si merkezinde ele alır. Böylelikle çalışmada bir İslâm düşünürünün teorileriyle âyetler arasındaki irtibat metin analizi yöntemi ile incelenir. Çalışma İbn Haldûn’un hayatını toplumsal rolleri çerçevesinde ele almakta eserleri ile ilgili tashih ve tespitler sunmakta tefsirin Kur’ân’a dair ilimler içerisindeki yerini ve âyetlerin tarih ve toplum teorileriyle ilişkisini incelemektedir. Netice itibariyle yazar İbn Haldûn’un teorilerini izah ederken zikrettiği âyetleri sadece teberrüken değil aynı zamanda ele aldığı konuyla irtibatını kurarak bilinçli bir şekilde tercih ettiği ve müfessirlerin aksine toplumsal realitede karşılığını bulan vakadan âyetlere doğru bir yorum gerçekleştirdiği sonucuna ulaşmaktadır. |
|
2020 Yılındaki Yayın Faaliyetlerimiz |
|
Abdullah Erdem Taş Vambery’in 1894’te İngiliz Hariciyesi’ne gönderdiği bir raporda Sultan ailesinde artıkskandal kalmadı diye yazması II.Mahmud döneminden itibaren tartışılanharemin II.Abdülhamid’in sıkı disiplin politikası neticesinde bir düzene girdiğinigöstermektedir.Sultan II.Abdülhamid’in hayatı şahsiyeti ve günlük yaşantısına dair bilgiler sunan ve Hazine-iHassa Nezareti 15614 Numaralı Maaş Kayıt Defteri’ni esas alan bu kitapta SultanII.Abdülhamid’in aile fertlerinin –hanımları ve çocuklarının-isimleri ile onlara hizmet edengörevlilerin kimler olduğu haremde nasıl bir düzenin bulunduğu gibi soruların cevaplarınıbulacaksınız. Ayrıca o dönemde Osmanlı Haremi’nin hiyerarşik yapısına saraylıların hayatınadair de zihninizde bir tasavvur oluşacaktır. |
|
Tahkik Edenler Recep Cici Hasan Özer, Mustafa Ateş Tarihte ilmî kişiliği ve telifleriyle iz bırakmış olan âlimlerin hayatlarını ve eserlerini bir hatıra olarak değil onları tarihsel birer tecrübe olarak görüp üzerinde tahliller yaparak günümüze katkı sağlamak amacıyla araştırma konusu yapmak büyük önem arz etmektedir. İşte Osmanlı âlim ve fakihlerinden Âlim Muhammed b. Hamza’nın fıkıh risâlelerinin tahkikinden oluşan elinizdeki bu kitap söz konusu amaca uygun güzel bir örnek sayılır. “Müftîzâde” “Hacı Emirzâde” ve “Âlim Mehmed Efendi” gibi lâkaplarla ve “üstâd” “allâme” ve “yed-i tûlâ” gibi vasıflarla tanınan Aydın Güzelhisarlı Âlim Muhammed b. Hamza yüksek tahsil dâhil öğreniminin tamamını Osmanlı medreselerinde yapmış olup risâlelerini Arapça telif edecek kadar bu dile vâkıf bir Osmanlı âlimi fakihi müderrisi ve müftüsüdür. Âlim Muhammed’in yazmış olduğu risâleler toplumu yakından ilgilendiren başta temizlik ve ibadetler olmak üzere aile borçlar miras ceza devletler hukuku ile helâller-haramlar ve usûl konularıyla ilgili olup daha ziyade güncel meselelere dair cevap niteliği taşımaktadır. Bu çalışma ile ilgili olarak belirtilmesi gereken hususlardan biri de şudur Âlim Muhammed üzerine bugüne kadar yapılan muhtelif çalışmalarda kesin olarak belirlenemeyen vefat tarihi elinizdeki bu tahkik çalışması sonucunda kesinlik kazanmıştır. Nitekim “Risâle fi’l-imân ve’l-islâm” adlı risâlenin müstensihi müellif tarafından ferağ kaydına yazılan (1222) tarihinin aynı zamanda onun vefat tarihi olduğunu hâmişinde zikretmiştir (İst. Üni. Mrk. Ktp. vr. 29a). Buna göre Âlim Muhammed söz konusu risâleyi 1 Rebîülâhir 1122 (30 Nisan 1710) tarihinde tamamladıktan yaklaşık 7 ay sonra 22 Zilkâde 1122 (12 Ocak 1711) yılında vefat etmiştir. |
|
Dr. Ömer Faruk Söylev Günümüzde geleneksel yardım faaliyetlerinin, modern psikolojik yardım disiplinlerinin ilke ve yaklaşımlarıyla desteklenerek yeni ve yerli dinî danışma ve rehberlik modellerinin geliştirilmesine büyük ihtiyaç vardır. Ancak kavram, kuram, yöntem ve uygulamaların köklü bir şekilde üzerinde gelişeceği verimli bir teorik zeminin hazırlanması daha elzemdir. Kitabın konu seçimi, sıralaması ve kapsamı bu gereksinime uygun olarak hazırlanmıştır. Bu kitapta dinî danışma ve rehberlik hizmetlerinin kavramları, kuramları, yöntemleri ile ülkemizdeki uygulama alanları ve imkânları din psikolojisi açısından incelenmiştir. |
|
Fakültemiz İslâm Felsefesi Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan Muhammet Ateş'in "Taha Abdurrahman'da Modernite Düşüncesi" adlı yüksek lisans tezi Modernitenin Felsefî Temelleri ve İslam: Taha Abdurrahman'ın Felsefesi Özelinde ismiyle Eskiyeni yayınevi tarafından kitaplaştırıldı. Eserde, Taha Abdurrahman'ın modernite ruhu düşüncesi ve bu ruh uyarınca geliştirdiği İslami modernlik modeli hem metodolojik hem de felsefî temelleriyle ele alınmaktadır:
"Fas’lı düşünür Taha Abdurrahman “modernite ruhu” adını verdiği özgün bir modernlik düşüncesi inşa etmiştir. Modernite ruhu teorisi, kavramsallaştırma ve kuramsallaştırma bakımından felsefî temelleri güçlü bir düşünsel proje niteliği taşımaktadır. Bu teoriye göre modernite ile Batı arasında bir özdeşlik kurmak doğru değildir. Zira rüşt, eleştiri ve şümul ilkeleri üzerine kurulu olan modernlik ruhu, şimdiye kadar gün yüzüne çıkmış her medeniyette farklı seviyelerde bulunduğu gibi, bundan sonra da doğacak medeniyetlerin temelindeki yerini alacaktır." |
|
Daha Önceki Yayın Faaliyetlerimiz |
|
Mustafa Ateş Bursa’daki çeşitli ilim merkezlerinde bulunan yazma eser koleksiyonlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulan İnebey Yazma Eser Kütüphanesi bir kısmı ünik ve müellif hattı olan birçok yazma nüshanın korunduğu ve araştırmacıların hizmetine sunulduğu bir kütüphanedir. Bursa’da yetişmemiz uzun bir süre burada ikamet etmemiz ve tarihî birikimimize ışık tutan çalışmaların gereğine olan inancımız bizi bu şehrin en önemli değerlerinden biri olan İnebey Kütüphanesi’ndeki yazma eserler üzerinde çalışma yapmaya sevk etmiştir. Bu çalışma ile İnebey Kütüphanesi’deki el yazması fıkıh usûlü eserlerinin incelenmesi tanıtılması ve değerlendirilmesi amaçlanmış kütüphanedeki fıkıh usûlü kitaplarının sayısı nitelikleri ve muhtevaları belirlenerek günümüzde henüz basılmayıp yazma halde bulunanlar tespit edilmiştir. Bununla birlikte eserler türleri müellifleri nüsha sayıları gibi çeşitli açılardan ele alınarak değerlendirilmiştir.Fıkıh usûlü ile ilgili yazma eserler konusunda ilim dünyasına mütevâzi bir katkı sunmayı amaçlayan bu çalışma giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmanın amacı konusu ve çalışmada takip edilen yöntem ele alınmıştır. Birinci bölümde müelliflerin vefat tarihleri esas alınarak yapılan tasnif ile önce müelliflerin kısaca hayatları anlatılmış ardından teknik özellikleri ve muhtevaları açısından kütüphanedeki eserleri tanıtılmıştır. İkinci bölümde ise eserler türlerine ve matbûlarının bulunup bulunmamasına göre tasnif edilerek değerlendirilmiş tüm eserler müellifleri ve çeşitli özellikleri açısından incelenmiştir. Ayrıca metin şerh hâşiye muhtasar ve risâle türlerinde olmak üzere her türden bir eser ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. |
|
Dr. Ömer Faruk Söylev Din psikolojisinin uygulamalı alanlarından biri olan dini danışma ve rehberlik çalışmaları Batı dünyasında tıp, psikoloji, eğitim ve ilahiyat disiplinlerinin birleştiği geniş bir havzada oldukça kapsamlı bir bilimsel geleneğe ve uzun bir uygulama tarihine sahiptir. Türkiye’de ise henüz çok yeni bir araştırma ve uygulama alanı olan ve kısıtlı sayıda çalışmaların bulunduğu dini danışma ve rehberlik faaliyetleri, toplumsal değişmenin küresel etkileri ve gittikçe benimsenen modern yaşamın farklılaştırdığı ihtiyaçlara bağlı olarak son yıllarda gerek akademik çevrelerin gerekse ilgili hizmet kurumlarının ilgi odağı haline gelmiştir.
Bu araştırmada ampirik yönteme uygun araştırma metot ve teknikleri kullanılarak müftü, müftü yardımcısı, vaiz ve dini rehberlik bürolarında görevli din görevlilerinden oluşan geniş bir örneklem grubuna anket uygulanmış, 1137 anketin verileri analiz edilerek din görevlilerinin dini danışma ve rehberlik yönelimleri değerlendirmeye tabi tutulmuştur. |
|
DPÜ İslami İlimler Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Erdoğan'ın Felek'in Felsefesi başlıklı eseri yayımlandı. Hocamızı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. |
|
DPÜ İslami İlimler Fakültesi şehrine hizmet etmeye devam ediyor. Fakültemiz Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Türkan‘ın Kütahya Ermenilerine Dair Yazdığı "Tehcir Gerçeği ve Kütahya Ermenileri" Başlıklı Kitabı Yayımlandı. Hocamızı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. |
|
DPÜ İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rifat TÜRKEL'in "Gedizli Hafız Mehmet Efendi" isimli editoryal kitabı Gediz Belediyesi tarafından yayımlandı. Sayın Hocamızı tebrik eder çalışmalarının devamını dileriz |
|
Dpü İslami İlimler Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa KELEBEK'in "İslam Borçlar Hukuku ve Ebu Yusuf'un Öncelikleri" isimli çalışması kitap olarak yayımlandı. Sayın Hocamızı tebrik eder çalışmalarının devamını dileriz. |
|
Dpü İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İlhami Günay'ın "Kısa Surelerin Terbiyesinde" isimli çalışması kitap olarak yayımlandı. Sayın Hocamızı tebrik eder çalışmalarının devamını dileriz |
|
Sayın Prof. Dr. Bilal Kemikli'nin Alvarlı Muhammed Lutfi'nin Divan'ından derleyip hazırladığı "Alvarlı Muhammed Lutfi DİVAN" isimli çalışması Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları tarafından yayımlandı. Sayın Dekanımızı tebrik eder çalışmalarının devamını dileriz. |
|
Fakültemiz İslam Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehdin ÇİFTÇİ'nin "Süleymaniye Darulhadisi" isimli doktora çalışması Kitabevi Yayınları tarafından kitap olarak basılmıştır. Hocamızı tebrik eder, çalışmalarının devamını dileriz. |